“Şengal Jenosidi uluslararası alanda tanınmayı bekliyor” Ruken Hatun Turhallı 2019/08/10
- Ruken Hatun Turhallı
- 8 Eki 2020
- 8 dakikada okunur

“Şengal Jenosidi uluslararası alanda tanınmayı bekliyor” Ruken Hatun Turhallı 2019/08/10 - 13:46 Söyleşi
Ruken Hatun Turhallı BasNews -IŞİD’in 3 Ağustos 2014’te Ezdi yurdu Şengal’e saldırısının ardından yaşanan Şengal Jenosidi üzerinden 5 yıl geçti, yaşanılanlar ve akabinde yaşattığı trajediler geride bırakılmış değil, yara hâlâ kanıyor. Şengal'de yaşanan trajedinin soykırım olarak tanınması için aynı zamanda bilgi toplama ve belgelendirme çalışmaları da olanca hızıyla devem ediyor. Birleşmiş Milletler ile koordineli olarak Kürdistan Bölgesi denetiminde 'Uluslararası Düzeyde Ezidi Kürtler'e Yapılan Jenosidi Tanıtma Kurumu' 17 Ağustos 2014’ten bu yana çalışmalarını sürdürüyor. Topladıkları bilgi ve belgelerle bir taraftan mağdurlara ulaşmaya çalışırlarken, diğer yandan Ezdi jenosidinin uluslararası tanınması için çalışmalarını devam ettiriyorlar. Bunun hukuki altyapısı ve IŞİD’li suçluların yargılanması için nasıl bir mekanizma işletileceğine dair sorularımızı önceki dönem Kürdistan Bölge Hükümeti Başbakanlık Ezdi çalışmaları danışmanı ve aynı zamanda 'Uluslararası Düzeyde Ezidi Kürtler'e Yapılan Jenosidi Tanıtma Kurumu' sözcüsü Hüseyin Kasım Haso'ya sorularımızı yönelttik. Hasso yaşanılan 73. Ezidi Fermanı’na karşın ilk defa bu kadar bilginin toplanılıp arşivlendiğini belirtiyor ve ekliyor: “Belgeleri Birleşmiş Milletlere sunduk, yaşanılanların jenosid olduğu belgelerle kanıtlanıyor ancak uluslararası toplumda onaylanması için siyasi irade gerekiyor. Kürdistan Bölgesi'nden ziyade bu Irak hükümeti sorumluluğundadır. Fakat, Irak Hükümeti bu çabayı gösteremiyor. Çünkü ilgili Roma Anlaşması’na taraf değil, bu sebeple süreç uzayacak." IŞİD’lilerin yargılanması için de dünyada insanlığa karşı işlenen suçlar için olayların işlenildiği yerlerde mahkemelerin olmasının, mağdurların yaralarının sarılması ve suçluların da bir daha cesaret etmemesi açısından önemli olduğunu ifade eden Haso, Kürdistan Bölgesi topraklarında mahkemelerin kurulmasının yerinde olacağını ve Rojava için de aynı durumun söz konusu olduğunu vurguluyor. Şengal'de yaşanan Ezdi Soykırımı ile ilgili çalışmalar yürütüyorsunuz. Daha öncede çalışmalarınız olmuştu. Şimdiye kadarki çalışmalarınız hakında biraz aydınlatıır mısınız? Ezdiler'e karşı 73 jenosid yapıldı. Fakat ilk kez Ezdi halkımıza karşı yürütülmüş jenosidi belgeleyerek, uluslararası kamuoyuna sunmaya çalışıyoruz. Çalışmalarımızı uluslararası hukuk normlarına uygun biçimde yürütüyoruz. Önceki Ezdi Kürtlerin yaşadığı jenosidleri biliyoruz. Hiçbiri resmi belgelerle, uluslararası platformlara ulaştırılamadı. Ağustos 2014 itibarıyla yaşanan jenosidle alakalı bilgi ve belge topladık. 17 Ağustos 2014’ten itibaren çalışmalarımızı ara vermeden sürdürüyoruz. Şimdiye kadar binlerce bilgi ve belge topladık. Sadece Ezdilere yönelik değil, IŞİD'in Ezdilere, Hıristiyan azınlıklara vb. toplumlara karşı uyguladığı insanlık dışı uygulamaların bilgi ve belgeleri elimizde mevcut. Bu verilerle, Kürdistan Hükümeti'nin de desteğiyle uluslararası platformlarda, Avrupa Birliği Parlamentosu, insan hakları, kadın ve çocuk hakları, uluslararası hukuk kurum – kuruluşları vb. yerlerde seminerler, toplantılar şeklinde sunumlar yaptık. Yaşanılanların, uluslararası platformlarda jenosit olarak kabul görmesi için de Kürdistan Hükümeti'nin de azami ölçüde desteğini aldık. Sadece biz gitmedik, bahsettiğim ilgili platformlar da ilgili taraflarda Kürdistan Bölgesine geldiler. Böylece bilgilerin ve belgelerin yerinde teyit edilmesi için gerekli çalışmaları yaptık. Buraya gelerek sahada inceleme yapan uluslararası kurum – kuruluşlara da aynı şekilde elimizdeki kaynakları paylaştık. Toplanan belgeler ve bilgiler onlar aracılığı ile Birleşmiş Milletlerin gerekli mercilerine ulaştırıldı. Gelmeleri çok önemliydi. Yerinde incelemeyle yaşananların bir jenosit olduğunu gördüler ve kabul ettiler. Bütün bunların sonucunda bütün çalışmalarımız, uluslararası ceza mahkemelerinde olayın jenosid olarak kabul edilmesini ve yaptırımlar uygulanmasını sağlamaktır. Bu konuda taleplerimizi sunduk. Yaşananların jenosid olarak kabul görmesini sağlamak için çalışma yöntemleriniz hakkında bizleri aydınlatabilir misiniz? Kurumuz, Kürdistan Bölgesi Hükümeti tarafından kuruldu ve destekleniyor. Duhok'ta araştırma ve inceleme heyeti oluşturduk. Sadece Ezidiler değil, tüm azınlıklara karşı yapılan katliamlara ilişki belge ve bilgi topluyoruz. Bu komisyonun amacı bütün bu kesimlere ulaşmaktır. Heyetin oluşumundan sonra Kürdistan Bölgesi’nde yaşayan farklı inanç ve etnikteki Ezdi, Kakayi, Hristiyan vs. topluluklara da ellerindeki belge ve bilginin paylaşımı için çağrılar yaptık. Heyet de hâkim, psikolog, sosyolog vs. gibi, işlerinde uzman insanlar yer alıyor. Yasalara uygun biçimde bilgi ve belgeleri arşivledik, uluslararası jenosit mahkemelerine sunulacak hale getirdik. Yine Şengal'de bulunan toplu mezarların yerlerini, açılmaya ve incelenmeye hazır bir düzeye getirdik. Şengal'deki katliam sonrası çok sayıda toplu mezar gerçeği ortaya çıktı. Oldukça trajik bir durum söz konusu, nasıl tespit ediliyor ve nasıl kayıt altına alınıyor? Toplu katliamlar, jenosid uygulamalarının bir parçasıdır. Toplu katliamlar sonucunda, kurbanların toplu mezarlara gömülmüş olması dahi jenosit için büyük bir delildir. Peşmerge güçleri, Başkomutan Mesud Barzani öncülüğünde Şengal'i özgürleştirdiklerinde, biz de kurum olarak Şengal'e gittik. 3 Ağustos 2014'te IŞİD Şengal'e saldırdığında ben Şengal’deydim. Aynı zamanda katliamdan kurtulanlardanım. Kurtulanlarımız, yaşanılan toplu katliamların tanığıdır. Şengal özgürleştikten sonra şahitler aracılığı ile toplu katliam mezarlarına ulaşabildik. IŞİD, toplu mezarların etrafını mayınlamıştı. Mayın teknik ekipleri buraları temizledi. Sonra tanıklardan ayrıntılı bilgiler alarak, katliamın tarihi, saati ve hangi yöntemlerle gerçekleştirildiği konusunda bilgiler aldık. Uluslararası kurum – kuruluşlara sunulacak bilgi ve belgelerde bu ayrıntılar çok önemli. Daha sonra yasal olarak belirlenmiş toplu mezar açma heyetleri gelerek bu toplu mezarları açtılar. Bütün bu çalışmalardan sonra, uluslararası mahkemeler heyeti üyesi, avukatı ve toplu mezarlar heyeti başkanı açılmış olan toplu mezarlarla ilgili bilgi ve belgeleri sunduk. Böylece her çalışma büyük bir hassasiyetle, uluslararası kurumlarca da kayıt altına alınmış oluyor. Toplu mezarları açma heyetinde anayasada belirtilen yetki ile Kürdistan Bölgesi Şehit ve Enfal Bakanlığı’ndan temsilciler ve uluslararası yetkililer yer alıyor ve çalışmalar bu biçimde gerçekleşiyor. Bu toplu katliamlar belli bir aidiyet yani Ezdi aidiyeti hedef alınarak, gerçekleşmiş. Değişik yaş grupları ya da cinsiyet toplu mezarları var mıydı? İki şekilde açıklayabiliriz. Birincisi gözle görülmüş katliamlar var. Katledilenlerin erkek mi, kadın mı, çocuk mu olduğunu tanık olanlardan ya da mezarları açtığımızda bulduğumuz kimlikler sayesinde öğrenebiliyoruz. İkincisi ise adli tıp kontrollerinden, kemik incelemesiyle katledilenlerin cinsiyetlerini öğreniyoruz. Solax Bölgesi, Teknoloji mahallesi denilen bir yere 76 Ezdi yaşlı kadının getirildiği, bu kadınların yaşlı olmasından dolayı IŞİD'lilerin hastalıklı düşüncelerine göre, cariye yapılamayacağı, cinsel obje olarak kullanılamayacağı, alınıp – satılamayacağı gerekçesi ile burada katledildiklerini tespit ettik. Bazı yerlerde kendilerini IŞİD'e teslim etmeyen genç kızların katledildiğini, yine çocukların katledildiğine dair bilgi ve belgeler elimizde mevcut. Her yaşta ve her cinsten insanlarımız vahşi yöntemlerle ve canice katledildiler. Şengal’i ele geçirdikten sonra, Şengal Dağı'na kaçan insanlarımızdan bazıları Arap dost ve ahbapların çağrı telefonlarına inanarak, evlerine dönerlerken yol üstünde IŞİD tarafından yakalandılar, toplu katliama maruz kaldılar. En çok toplu katliama maruz kalan Koço Köyü katliamı böyle gerçekleşti. Toplu katliamda, cesetlerin altında kalarak kurtulan tanıklar, olayların gelişimi hakkında bize şu bilgileri verdiler: Çağrı ile köylüler okula toplatılıyor. "Musul yolundan çıkmanıza izin vereceğiz." deniliyor. Kadın ve çocukları erkeklerden ayırıyorlar. Erkekleri araçlara bindirip Koço'nun dışına çıkartarak katlediyorlar. Bu türden örnekler oldukça fazla. Toplu biçimde çok katliam var. Ferdi katledilenlere dair belge ve bilgi var mı elinizde? İstatistik bilgiler konusunda yüzde yüz verileri şimdilik size sunmamız mümkün değil. Bu türden bilgiler, çalışmalarımızın daha çok belgelerle güçlendirilmesi ile açığa çıkacaktır. Zamanla mümkün olabilecek şeyler. Toplu katliamlarda 1300 ile 1500 insanımız katledildi. Bunun yanı sıra kaçış esnasında ya da saklanma ve görülme sonucunda tek tek katledilen insanlarımız da var. Toplu mezarları bulmak bu şekilde ayrı ayrı yerlerde katledilmiş insanların cenazelerini bulmaktan daha kolay olabiliyor. Toplu katliamlar mermi sıkılmak suretiyle yapılmış. Kurtularak yanımıza gelen ve ifade veren insanlarımız tanık oldukları olaylarda bu vahşi örgütün insanlarımızı hangi yöntemlerle katlettiğini anlatıyorlar. Çok vahşi yöntemler var, insanlık buna tanıktır. Size çok bilgi de akıyor. Sizi özellikle çok etkileyen örnekler var mı? IŞİD'in ne kadar insanlık dışı, vahşi yöntemler kullandığı herkes tarafından bilinmektedir. Esir kadına kendi çocuğunun pişmiş etini yedirme olayı var. İnsan dimağının almayacağı kadar korkunç bir şeydir. Başka bir örnek, Ezdi kadının ağlayan çocuğunu, esir alındığı IŞİD’li tarafından istirahatını bozuyor diye, ağzının kapatılması sureti ile boğdurulması. Bunlar ve benzeri bir çok vahşiyane örnek anlatabiliriz. Yani bizim anlatırken bile tüylerimizin diken diken olduğu olayları IŞİD’liler gözlerini kırpmadan uyguladılar. Yargılamalara gelirsek, uluslararası yasalara göre Kürdistan Bölgesi’nde jenosid mahkemeleri kurulma şartları var mı? Kürdistan Bölgesi’nde jenosid mahkemesi yok. Fakat biz bunun yerini doldurmak için jenosid kurumu oluşturduk. Bu kurum aracılığıyla elde ettiğimiz bilgi ve belgeleri uluslararası bir jenosid mahkemesine sunmayı hedefliyoruz. Kurumumuz Kürdistan Bölgesi Hükümetinin Bakanlar Kurulunun kararı ile yasal bir şekilde oluşturuldu. Kerim Ahmet Esatxan'ın başında olduğu heyet, Birleşmiş Milletler tarafından oluşturuldu. Onlar, biz ve Bağdat'ın oluşturduğu kurum ortak çalışmalar yürütüyoruz. Kürdistan Bölgesi Parlamentosu resmi bir şekilde kabul eder ve uluslararası kurumlara önerirse yerel bir jenosid mahkemesini Kürdistan Bölgesi’nde kurma imkânımız var. Uluslararası hâkimler, avukatlar, uzmanların yardımları ve destekleri ile böylesi bir çalışma Kürdistan Bölgesi’nde başlatılabilinir. Biz de topladığımız bilgi ve belgelerle gerekli desteği sunabiliriz. Kürdistan Bölgesi’nde uluslararası bir jenosid mahkemesi kurma şansımız yok. Ancak, federal hükümetin uluslararası yasalar çerçevesinde kabul görmüş anlaşmalara imza atmış olması gerekiyor. Bağdat hükümeti de şimdiye kadar bu anlaşmalara imza atmış değil. Roma Anlaşması’na taraf olmadığı için, Irakta toplu katliamlar yargılanamıyor. Birleşmiş Milletlerin özel kararı ile Irak'ın komite aracılığıyla temsil edildiği belirtiliyor. Merkezi hükümetin, Kürdistan Bölge hükümetinin bu komisyonda yer alması yönünde adım atmadığı ifade ediliyor? Roma Anlaşması, bütün suçların uluslararası hükümlerle Lahey Adalet Divanı'na sunulmasını öngörüyor. Bu uluslararası bir prosedür. Benim anlatmak istediğim Kürdistan Bölgesi hükümeti hangi yollarla ve hangi yöntemlerle bu katliamları, jenosid olarak ifade edebilir yönünde. Kürdistan Bölgesi hükümeti uluslararası yaptırımları oluşturabilecek bir yerel mahkeme kurabilir. Benim anlatmaya çalıştığım bu. Ama Lahey Adalet Divanı benzeri mahkemelerde bu suçların yargılanması ve cezalandırılması için bazı kanuni şartlar gerekli. Bunun yasal yollarını açmak da Bağdat Hükümeti'nin elinde, Kürdistan Bölgesi Hükümeti'nin bunu yapabilme şansı yok. Bağdat Hükümeti bu anlaşmayı imzalayarak, uluslararası ceza mahkemesinin üyesi olmak istemiyor. Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Bağdat hükümeti kabul etmezse dahi, bir karar alarak bu mahkemenin Ezdi Jenosidi üzerine çalışmalar yapmasını sağlayabilir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bu kararı aldığında Bağdat hükümetinin yapabileceği hiç bir şey olamaz. Bu karara karşı direnemez. Fakat Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi halen böyle bir karar alma konusunda adım atmış değil. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Libya'da, Sudan'da yaşananları özel bir kararla Lahey Adalet Divanı’na götürdü. Ama Irak'a ilişkin öneri için toplantı bile yapmış değil. Suriye'de yaşananlara ilişkin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Lahey'e götürme önerisi için iki defa toplantı yapıldı ama Rusya ve Çin'in vetolarından dolayı kabul edilmedi. Biliyoruz ki, IŞİD'in içerisinde Avrupa ülkeleri, ABD, Rusya vb. ülkelerinin vatandaşları da yer aldılar. Uluslararası savaş esirleri kanuna göre, biz bu uluslararası ülkelerden herhangi birinin IŞİD içerisindeki vatandaşını sağ olarak esir aldığımızda, uluslararası mahkemeye teslim etmek zorundayız. Aynı şey siyasi iradesi olmayan ülkeler için uygulanmamakta. Irak siyasi iradesi olmayan bir ülke. Bu nedenle de uluslararası işlenmiş suçlar karşısında, uluslararası hükümler çerçevesinde uygulamalar ve yaptırımlar yapabilme gücü de yok. Birçok Avrupa ülkesi, IŞİD suçluları için Irak'ta uluslararası bir mahkemenin kurulması konusunda talepte bulunuyor. Irak'ın içinde bulunduğu durum bu taleplerin, hayata geçirilmesi önünde engel. Ancak, Her şeye rağmen uluslararası cezaların yargılanmalarının yapılabileceği bir mahkemenin Irak'ta kurulması konusunda umutsuz değiliz. Buna ilişkin çok ayrıntılı araştırmalarımız, çalışmalarımız oldu. Sonuçlarını Kürdistan Bölgesi Hükümeti’ne sunduk. Şunu da belirtmem gerekir ki, uluslararası ceza mahkemelerine yasal yollarla bilgi ve belge sunma, IŞİD mağdurlarını bu mahkemelerde tanık olarak dinleme ve bu insanları müdahil olarak mahkeme karşısına çıkartma mekanizması konusunda halen eksikliklerimiz var. Bunlar için zamana ihtiyacımız var. Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan heyetin başkanı Kerim Ahmet Esatxan, bir süre önce uluslararası bir mekanizmadan bahsetti. Bahsettiği mekanizma 'Nurenberg Mekanizması'. Nazilerin Yahudilere karşı uyguladığı insanlık dışı suçların yargılandığı mahkeme mekanizması. Bu türden mekanizmaların Irak'ta gerçekleşmiş katliamlar için de uygulanma şansı var. 'Nurenberg mekanizması’, ‘Yugoslavya ve Uganda mekanizması gibi mekanizmalar' var. Birleşmiş Milletlere bağlı komisyon ağırlıklı hangi mekanizmayı yakın görüyor? Birleşmiş Milletlerin IŞİD'lileri yargılama konusundaki tavrı şimdiye kadar, netleşmiş değil. Henüz inceleme ve araştırma çalışmalarını yürütüyorlar. Ellerinde çok güçlü veriler ve belgeler var ama ne yazık ki uluslararası siyaset her şeyin hukuki yollarla yürümesine izin vermiyor. Birleşmiş Milletlerin uluslararası bir ceza mahkemesi kurması, Irak’ın kurulacak mahkemede rolü ne olmalı? Bunlar uzun bir süreç istiyor. Irak bunu kabul edecek mi? Kurulacak mahkeme Lahey Mahkemesi'yle mi çalışacak, yoksa Yugoslavya, Uganda, Nurberg'de olduğu gibi yerel suç mahkemeleri mi olacak belli değil. Mesela Nurberg Mahkemesi kurulurken aslında, bütün bir Alman halkı o zamanlar Nazilerle birlikte hareket ediyor ve buna inanıyorlardı. Bu mahkemenin amacı, Hitler'i ve onun üst yönetimini Alman halkından ayrı tutarak yargılamak ve cezalandırmaktı. Bu yargılamalardan sonra Alman halkının Nazilerden bağımsız olarak hayatlarını devam ettirme ve sürdürme imkânları yaratıldı. Nürnberg Mahkemesi ile Hitler ve onun üst düzey yönetimi uluslararası ceza mahkemesinde yargılanarak, cezalandırıldı. Bahsettiğimiz Birleşmiş Milletlere bağlı Ahmet Kasım Esatxan Başkanlığı'ndaki heyette 'Nurnberg Mekanizması' şeklinde bir mahkeme ile Suni Mezhebin IŞİD'den ayrı tutulmasını ve bu şekilde yargılanmaların yapılmasını, bu şekilde Suni mezhepteki insanları IŞİD'den ve onun işlediği insanlık suçlarından vahşetten kurtarma yaklaşımı içerisinde. Bu şekilde bütün bir mezhebi suçlayarak, ileride yeniden mezhep çelişki ve çatışmaların olabileceği durumların önünü kesmek istiyorlar. Bunun için öncelikle düşünülen Kürdistan Bölgesinde bir mahkeme kurulmasıdır. Rojava Kürdistanı cezaevlerinde esir tutulan IŞİD'lilerin kimlikleri ve pratikleri büyük oranda tespitli. Rojava ile bu konuda bilgi alışverişiniz var mı? Birlikte çalışmalarınız var mı? IŞİD'li tutsakların büyük çoğunluğu Rojava Kürdistanı’ndaki cezaevlerindeler. Rojava Kürdistanı yönetimi, ABD ile birlikte IŞİD'lilerin vatandaşları oldukları ülkeler tarafından götürülmesi talebinde bulunuyor. Taleplere net verilmiş yanıtlar henüz yok. Bilinen o ki; Almanya, Fransa, Hollanda gibi Avrupa devletleri kendi IŞİD’lilerini ülkelerine götürmek istemiyorlar. Mesela ABD Başkanı Donald Trump tehditvari bir üslupla, "IŞİD'li vatandaşlarınızı almazsanız, serbest bırakırız ve bunlar yeniden Avrupa'ya gelerek, terörist faaliyetlerine devam ederler." dedi. Yine Rojava yönetimi, Rojava Kürdistanı’nda uluslararası mahkeme kurulması, IŞİD'lilerin yargılanması için kapılarının açık olduğunu duyurdu ve Irak vatandaşı olan bir çok IŞİD'liyi de teslim ettiler. Görülüyor ki, siyasi irade tarafından kabul edilmesi halinde bu suçların yargılanması için uluslararası hukuki zemin var. Suçluların cezalandırılması için mahkemelerin kurulması, katliamların jenosit olarak tanınması hususunda inancımız ve ümidimiz var. Siyasi iradeler ve uluslararası hukuki yollarla belirlendiği için ne kadar sürede bu amaca ulaşılır, hangi yöntemlerle ulaşılır? O şimdilik net değil, fikir belirlemek de çok doğru olmaz.
Comments