top of page

Kani Xulam: BM’den Özel Kürt Temsilciliği’nin atanmasını talep ediyoruz

Kani Xulam: BM’den Özel Kürt Temsilciliği’nin atanmasını talep ediyoruz



Röportaj: Ruken Hatun Turhallı BasNews - Kürt-Amerikan Bilgi Ağı Başkanı Kani Xulam, Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yılı dolayısıyla, ABD’nin başkenti Washington’dan, BM Genel Merkezi’nin bulunduğu New York’a “Onur ve Özgürlük Yürüyüşü” adıyla bir uzun yürüyüş eylemi başlattı. Kani Xulam, Washington’da Abraham Lincoln Anıtı önünde 24 günlük yürüyüşünün startını verdi ve 24 Temmuz’da Lozan Antlaşması’nın imzalandığı günün yıldönümünde Birleşmiş Milletler Genel Merkezi önünde uzun yürüyüşünü tamamlamayı hedefliyor. Xulam, ‘Onur ve Özgürlük Yürüyüşü’nün amacını; Kürtlerin ülkesini bölen ve yüz yıllık Kürt trajedisine neden olan Lozan Antlaşması’na karşı kamuoyu oluşturmak ve BM Genel Merkezi’nden Kürt sorununa barışçıl yöntemlerle çözüm sağlayacak özel bir temsilciliğin atanmasını sağlamak olarak olarak belirtiyor. Kani Xulam ile ‘Onur ve Özgürlük Yürüyüşü’nün amacını, BM Genel Merkezi’nden talep edilmek istenen BM Özel Kürt Temsilciliği’nin sağlanması için yapılması gerekenleri siz okuyucularımız için konuştuk. Washington’dan New York’a Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’ne “Onur ve Özgürlük Yürüyüşü” adıyla bir uzun yürüyüş eylemi başlattınız. Bu eylem biçiminde karar kılma süreciniz nasıl gelişti? Yaklaşık 30 yıldır Whasington’da yaşıyorum ve Kürt, Kürdistan konularıyla ilgileniyorum. Bağımsızlık mücadelesini bir tek biz vermiyoruz. Başka halkların farklı yol ve yöntemlerle kendi haklarını, özgürlüklerini elde ettiklerini görüyoruz. Bende uzun yıllardır hangi yöntemlerle, hangi eylemlerle daha başarılı olabiliriz, yeni kazanımlar elde edebiliriz? Sorularını kendime soruyorum. Şu an başlattığım eylemin benzerini tarihte 1958 yılında Dr. Martin Luther King ile Eleanor Roosevelt’in “Güney Afrikayı Nasıl Özgürleştirebiliriz” kampanyalarından etkilendiğimi belirtmek istiyorum. Yıllar sonra Boston’dan Washington’a 45 gün yürümüş bir bayanla tanıştım. Onunla yaptığı eyleme ilişkin sohbet etmiştik. Onun eyleminden etkilendim ve kendi kendime ‘Sağlığım, sıhhatim yerinde. Ortadoğu’nun yüreğinde ve Zağros Dağlarını içinde barındıran kocaman bir Kürdistan ülkesi gerçeği var. Türkler, Farslar ve Araplar Orta Çağ misali “Dünya yuvarlak değil düzdür” der gibi Kürdistan’ın varlığını 21’inci Yüz Yılda inkar ediyorlar. Varlığımızı tartışma konusu yapanlara karşı Kürtler olarak yeni eylem biçimlerini geliştirmemiz gerektiği inandım ve bu uzun yürüyüş eylemini başlattım. Özellikle bu yanlış düşüncelere karşı, bu eylem biçimimizle en çokta cahilliği bünyesine hapsetmiş Türklere iyilik yapmış olacağız diye düşünüyorum. Bu şekilde cahil dünyalarından onları kurtarmaya yönelik destek sunmuş olacağız. Bizim başlattığımız eylem çok küçük ama şayet 50 milyonluk beyin sermayesine sahip Kürt insanının bir kısmına bile etki ederse ümit ediyorum ki bir şeyler başarma şansımız olacak. Başarmamız halinde Kürtler olarak acılarımız diner ve yüzümüz güler. Bu konuda yeter ki yaratıcı olalım, yeter ki pes etmeyelim. Başka halkların da tecrübelerinden faydalanarak, daha güçlü eylemler geliştirelim. Washington’dan New York’a Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’ne “Onur ve Özgürlük Yürüyüşü” eyleminizin amacı hakkında neler söylemek istersiniz? Mahatma Gandi’nin ‘Hatıralarım’ diye bir kitabı var. Bu kitabın 2’inci başlığı şöyle; “Gerçeklerle yaptığım deneyler”. Dolayısıyla bu da bir deneydir. Sürekli olarak birçok insan geçmişten günümüze kadar her defasında deneylere başvurarak bir şeyler yapmaya çalışmışlardır. Kürtler büyük bedeller ödeyerek yaptıkları bazı deneylerde başarı sağlayamadılar. Bazı deneylerde ise kısmi ilerlemeler sağladılar. Bizim de şu an yaptığımız bu anlamda bir deneydir. Hiç bir Kürt partisini karşımıza almadan başlattığımız bu deneyde başarılı olunduğu taktirde sonuçları itibariyle bütün Kürtlere yararlı olacak bir deneydir. Ayrıca sadece Kürtler açısından değil, başarılı olunduğunda Türkleri, Arapları ve Farsları cahilliklerinden kurtaracak bir adımdır. Şiddetsiz eylemleri esas alan bir ekolun direniş tarzıdır diyebiliriz. Bunun tarihteki ilk başlangıcı Tolstoy’a, daha sonra onun öğrencisi Gandi’ye, onun da öğrencisi Dr. King’e uzanıyor. “Küçük adımlarla da olsa Kürtler olarak şafaklara doğru yürüyebiliriz” Bu eylemimizle New York’a gitmeyi hedefliyoruz. Önümüzde 22 gün var. Medya bu eylemimize sahip çıkarsa, aynı şekilde Kürt halkı ve Kürt halkının dostları bu eylemimize sahip çıkarlarsa ki, örneğin ben gece gündüz tanıdığım ABD’lilerle sürekli olarak irtibat halindeyim ve onları bu destek konusunda ikna ederek, Kürt halkının dostlarını çoğaltabilirsek, bu karanlık devri geride bırakabiliriz. Küçük adımlarla dahi olsa bizde Kürtler olarak şafaklara doğru yürüyebiliriz. Bu eylemdeki amacımız budur. Yani bir şeyler yaparak bir an önce acılarımızı dindirmek, çocuklarımızın yüzünü güldürmek. ileride çocuklarımız geçmişe baktıklarında “2023 yılında 50 milyon Kürt vardı ama hiçbir şey yapamadılar” dememeleri için kendi imkanlarımızla fakir bir halkın en doğal haklarını bu şekilde eyleme dökmeye çalışıyoruz. Yarınımız için Kürt bireyleri özverili olmalı, korkmamalı, ellerinden gelen her şeyi yapabilmeli diye düşünüyorum. Sonrasını da Kürt halkının vicdanına bırakıyorum. Ben başlattığımız bu eylemden umutluyum. 531 Km. yol yürüdükten sonra 24 Temmuz’da New York’a varıyor olacağız. Kürtlerin yüz yıllık mağduriyetini ve uğradığı evrensel hak ihlallerini Dünya halklarının devletleşmesinin tapu senedini veren BM Genel Merkezi’nin gündemine ve ABD kamuoyuna bu eyleminiz ile taşıyacaksınız. Eyleminizi başlatmadan önce BM’ye ABD kamuoyuna eyleminizle ilgili bir girişimde bulundunuz mu? Bulunduysanız nasıl bir tepki aldınız? ABD kamuoyu ve BM’nin üzerinde nasıl bir etki yaratmayı amaçlıyorsunuz? Sorunuz çok güzel. Benim yaptığım bir duyarlılık eylemi. Kendimize ait ‘Kürdistan org.’ Sitemizde hem Kürtçe hem Türkçe hem de İngilizce metin paylaştık. Buradan sizin aracılığınızla da Kürt halkının aydın, tabiri caizse mürekkep yalamış insanlarından bir ricam olacak; bugün Avrupa’da 1 milyondan fazla yaşayan Kürt diasporasından bahsediyoruz. Bunlardan yüzde 5’i yani 50 bini, ya da yüzde 1’i yani 10 bini bulundukları ülkelerdeki milletvekillerine dilekçe yazabilseler bu konuda büyük kazanımlar elde edilebilinir. Neden? Çünkü her ülkenin Birleşmiş Milletlerde (BM) temsilcisi var. Büyük elçileri var. Milletvekilleri aracılığıyla bu büyükelçilere ulaşıldığında, büyükelçiler BM Genel Sekreteri Antonia Guterres’e ricada bulunarak ‘Kürt halkının mevcut sorunlarının çözümü için özel bir temsilci atanmasını talep ediyoruz’ diyebilmelidirler. Yani Avrupa’da bulunan aydınlarımız, halkımız, yani en az yüzde birlik insanımız, bulundukları ülkelerin siyasi mercilerine yazacakları mektuplarla bunu talep edebilmelidirler. Şayet bunu yapabilirsek biz Kürtler açısından bu büyük bir başarı olur. Kürt halkının mevcut sorunlarının çözülmesi için BM Genel Merkezi’nden Kürtler için özel bir temsilciliğin atanması hedefine ulaşmak için uzun yürüyüş eyleminizin ön açıcı olabileceğini söylüyorsunuz. Doğru mu? Evet. Mesela size bir örnek vereyim. Geçenlerde beni bir ABD’li dostum aradı. Burada çok tanınan birisi. Bana şunu söyledi; ‘Bende sizinle yürümek istiyordum ama son anda bir aksilik çıktı bunu yapamayacağım. Bu nedenle size maddi destek vermek istiyorum.’ Ben de kendisine ‘bize maddi yardımda bulunmayın. Bulunduğunuz eyalette en az 2 senatörü şahsen tanıyorsunuz. Bazı milletvekillerini de tanıyorsunuz. Bunlara özel bir ricada bulunarak; ABD’nin BM Büyükelçisi Linda Thomas – Greenfield’e bir mektup yazmalarını ve ona Kürt sorunun çözümü için BM Genel Sekreteri’nden özel bir temsilci ataması için ricada bulunmasını istedim. Bu girişimin bütün maddi yardımlardan daha değerli bir yardım olacağını ona söyledim. İşte söylemek istediğim bu. Bunu yurtdışında yaşayan bütün Kürtler yapabilirler. Dediğim gibi diasporada yaşayan Kürtlerin yüzde 1’i bu şekilde adımlar atarak bu tarz taleplerde bulunursa, Kürt sorunu çözüme doğru gider. Yani bu bahsettiğim milletvekillerini, bulundukları ülkelerin siyasi karakterlerini, tanınmış kişilerini bu şekilde araya koyabilmek hayati önemde ve bu adımlar atıldığında Kürdistan’a bir adım daha yaklaşmış olacağız. Benim de şu an yaptığım bu. Eyleminize ilişkin Kürt diasporasından nasıl tepkiler aldınız? Ne türden destekler geldi? Yaklaşık 24 günlük yürüyüşünüze katılım sağlayacaklar mı? Pompey adında Romalı bir amiral şöyle diyor; “İnsanlar doğan güneşe tapar, batan güneşe değil.” Eylemimizle buna dikkat çekmeye çalışıyoruz. Başarılı olursak taraftarlarımız çoğalır. Bunun için de medyanın önemi büyük. ABD basını yavaş yavaş ilgi duyuyor bu eylemimize. Kürt medyası da ilk günden itibaren ilgi duydu ve duyurmaya uğraştı. Destek amaçlı bir çok mektup, e – mail ve sosyal medya mecrasında güzel tepkiler aldık. Dediğim gibi bu tepkilerin artması bizim başarı oranımızı arttırır. Tabi birçok şeyi şimdiden kestirmek zor. Örneğin, 15’inci günde ABD’nin büyük bir TV. Şirketi eylemimize ilgi duyarak gelip bizlerle röportaj yapar ise o zaman eylemimiz bütün ABD’ye duyurulmuş olur. Dediğim gibi tepkilerin nasıl gelişebileceğini önceden bilmek zor. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz ve başarıyla sonuçlanacağını ümit ediyoruz. En kötü ihtimalle istediğimiz başarıyı elde edemezsek dahi, tarihsel bir tecrübeyi tekrarlamış olacağız. 500 yıl önce Katolik dünyası büyük bir buhran yaşıyordu. Almanya’nın ortasında Martin Luther adında bir rahip çıktı ve bir kilisenin duvarına 95 derslik bir dilekçe astı. Bu şekilde Protestan Mezhebinin önünü açtı. Şu an Kürt halkının da önü kapalı. Bizde BM’nin kapısına kendi dilekçemizi asacağız. Kürt halkının kendini yönetme hakkını istiyeceğiz. Şu an bu tarz açılımlara ihtiyaç var ve bizde bunu yapmaya çalışıyoruz. ‘Kürt kamuoyuna ve dört parça Kürdistan’a ‘Onur ve Özgürlük Yürüyüşü’nüzle ilgili nasıl bir mesaj vermek istiyorsunuz? Birey olarak bu eylem konusunda Kürt kamuoyundan şöyle bir beklentim var; özellikle Kürt medyası bu eyleme ciddi manada el atmalı, gündeme koymalı ve destek vermeli. Bu eylemdeki amacımız çok sade ve çok basit, bu nedenle bütün halkımızdan bu taşın altına elini koymasını bekliyoruz. Ben veya benim gibi bireyler bütün Kürt halkının yükünü tek başına omuzlayamazlar. Bizler birey olarak sadece imkanlarımız çerçevesinde yol gösterebilir, adımlar atabiliriz. 30 yıldır Whaşington’da yaşayan, burada yüksek tahsilini tamamlama şansına sahip bir Kürt olarak şu ana kadar inandığım düşüncelerimi bundan sonra daha güçlü eylemlere dökmeye çalışacağım. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, şiddetsiz, barışçıl eylemlerin öncüleri bir tavsiyede bulunacakları zaman öncelikle kendileri harekete geçerler. Tarihte de Mahatma Gandi, ‘Tuz Yürüyüşü’ne başladığında en önde kendisi yürüdü. Açlık grevlerine girdiğinde en başta kendisi grev yapıyordu. Bana göre bu ilke biz Kürtlere de yerleşmeli. Yani bütün Kürt öncüleri bu tür eylemlere el atmalıdırlar. Başta da söylediğim gibi benim yaptığım sadece bir deneydir ve umarım başarılı olur. Kendimi her türlü olumlu ve olumsuz ihtimale hazırladım. Dediğim gibi Kürt halkına özgürlük, adalet ve daha güzel bir dünya için ümitliyim. Bu temelde başarılı olacağımızı ümit ediyorum.

18 görüntüleme0 yorum
Yazı: Blog2_Post
bottom of page