'Şehit ve Enfal Bakanlığı, bedel ödeyen halkımıza minnet borcumuzdur' Ruken Hatun Turhallı
- Ruken Hatun Turhallı
- 8 Eki 2020
- 8 dakikada okunur
'

Şehit ve Enfal Bakanlığı, bedel ödeyen halkımıza minnet borcumuzdur' Ruken Hatun Turhallı 2019/05/05 - 09:46 Söyleşi
Ruken Hatun Turhallı BasNews - Kürdistan Bölgesi, bir asırlık mücadele tarihinde sayısız toplu katliam yaşadı. Yok olan aileler mevcut. Birçok aile onlarca kayıp yaşadı. Irak'ın İran karşısında kazandığı savaşla beraber Baas Rejimi ve Saddam Hüseyin diktatörü, tekrardan içerde Kürtler'e karşı soykırım saldırıları başlattı. Adını Kur'an'daki Enfal suresinden alan ( 22.02.1988-06.09.1988 tarihleri arasında) katliamda 182 bini aşkın Kürt katledildi. Toplu mezarlar günümüzde ortaya çıkmakta ancak, hala binlerce Kürt'ün cenazesi kayıp. Enfal katliamından kurtulan yüz binlerce aile yersiz yurtsuz kaldı, mülteci konumuna düştü. Bir kısmı İran'a, bir kısmı da Türkiye'ye gitmek zorunda kaldı. Büyük bir kısmı da Erbil'de Baas rejimi tarafından kurulan mülteci kamplarına zorunlu olarak yerleştirildi. Kürdistan Bölge Hükümeti bünyesinde Kürdistan özgünlüğü içinde kurulan Şehit ve Enfal Bakanlığı, cenazelerin bulunmasına yönelik çalışmalara odaklanırken, geride acılı ailelerin maddi ve manevi yaralarını sarmaya çalışıyor. Konuyla ilgili Kürdistan Şehit ve Enfal Bakanlığı Vekili Berevan Hemdi ile gerçekleştirdiğimiz bu söyleşiyi sizinle paylaşıyoruz. Coğrafyanın kadim halkı Kürtler Neden Şehit ve Enfal Bakanlığı? Dünyada başka örneği var mı? Dünyada sadece Kürdistan Bölgesi’nde bu bakanlık var. I.-II.Dünya Savaşları sonrasında yıkıntıların telafisi amaçlı kurulmuş kurum ve kuruluşlar vardı ancak, 70 yıldır artık yok. Neden bu bakanlığı kurduk? Irak-Baas rejimi, Kürtler başta olmak üzere halklara karşı sistematik katliamlar geliştirdi. Hiçbir güvenceleri olmayan, bu toprakların asıl sahibi yerleşik halkın beleğinde, yaşamında derin yaralar açtı. böyle bir ihtiyaç üzerine kuruldu. Yakın tarihimizden baktığımızda; 24 Nisan 1974 Qaladize Kürdistan Üniversitesinin bombalanması, 1979 ile 1988 yılları arasında Feyli Kürtlerin tutuklanmaları, idam ve sürgün edilmeleri, 1983'te Barzani aşiretine mensup erkeklerinin katledilmesi, 1987'de Kürdistan Bölgesinin bir bölümünün kimyasal silahlarla bombalaması, 1988'de Halepçe’de kimyasal bombalarla gerçekleştirilen katliam ve ondan sonra 22.02.1988 tarihinde başlayıp 06.09.1988 tarihinde sonlandırılan Enfal Katliamı. İlk Enfal olarak adlandırdığımız 1970-80'lerde ve 8 ayrı süreçte gerçekleşen bu katliamlarda yaklaşık 210 bin insan katledildi. Yaşanan bu katliamlar esnasında, Kürdistan Bölgesinde yaklaşık 4 bin 500 Kürt köyü talan edilip, yerle yeksan edildi. Bahsettiğimiz bu süreçlerde Irak'ın devrik Baas rejimi sistemine karşı duran ve haksız uygulamaları kabul etmeyen halk, Irak rejim güçleri tarafından İran, Türkiye, Avrupa, ABD ve dünyanın değişik ülkelerine, coğrafyalara sürgün edildi. Mülteci durumuna düştüler. Her ne kadar resmiyette Irak vatandaşları görülseler de, bu insanların Irak topraklarında yaşama hakları tamamen ellerinden alınmıştı. Bu insanlar evlerine, köylerine, topraklarına dönmek istediklerinde tutuklanma, kaybedilme ve öldürülme tehlikesi ile karşı karşıya kaldılar. Kürdistan Bölgesi Hükümeti 2003'te Irak'ta değişen siyasi iklimden sonra, uzun yıllar boyunca katliama uğramış, mülteciliğe zorlanmış bu insanlara hizmet etme amaçlı böyle bir bakanlık kurma kararı aldı. Çünkü, bu katliamlarda babasını, ailesini kaybetmiş ya da yaşamları ellerinden alınmış bu insanlar yaşama nasıl tutunacaktı? Bedel ödemiş, cefa çekmiş bu insanların yeniden ekonomik, sosyal ve toplumsal anlamda yaşamlarını kurabilmeleri için destek gerekliydi. Bu amaçla böyle bir bakanlığın oluşturulmasında karar kılındı. Kürtler bu coğrafyanın en eski ve en canlı halklarından. Her ne kadar bölgedeki diğer devletler tarafından parçalanmışsa da, Kürt ulusu ve birliği için hayatlarını hiçe sayarak mücadele etmiş ve bu uğurda birçok bedel vermiş insanlara sahip çıkmak ve yaptıkları fedakarlığın ne kadar değerli olduğunu, asla sahipsiz olmadıklarını göstermek için böyle bir bakanlığın olması kuşkusuz önemli ve anlamlıydı. Sadece bakanlık kurmak değil aynı zamanda Kürdistan Bölgesi Hükümeti bu kurbanların haklarını yasalar çerçevesinde de koruma altına aldı. Ailesini, yakınlarını savaş cephelerinde, jenosaid'te veya bahsettiğimiz Enfal katliamlarında kaybetmiş insanların hakları yasalar çerçevesinde koruma altına alınmış durumda. Ayrıca 2003’te, geçmişte Irak genelinde yaşanmış suç durumlarını inceleme amaçlı Yüksek Suç Mahkemesi kuruldu. Kürdistan Bölgesi Hükümeti 16 ayrı suç duyurusuyla bu mahkemeye başvuru yaptı. Bunlardan 4 tanesi neticelendi. Bunlar: Feyili Kürtlere karşı işlenen suç dosyaları, Barzanilere karşı işlenen suç dosyaları, Enfal suçları dosyası ve Halepçe katliamı suç dosyaları bu mahkeme tarafından sonuca ulaştırıldı. Irak Yüksek Suç Mahkemesi bu davalar sonucunda şu kararları verdi: 1-Bu yaşananlar insanlık dışı suçlardır. 2–Yapılanlar Jenosaid ve katliamdır 3–Savaş sçu işlenmiştir. Irak Yüksek Suç Mahkemesinin aldığı bu kararlar da göstediki coğrafyanın en mazlum halklarından biri olan Kürtlere karşı jenosid ve katliamlar gerçekleşmiştir. Bizim bakanlığımız da işte bahsettiğimiz bu çalışmaların hepsinin gerçekleşmesi ve takip edilmesi işleriyle uğraşıyor. Yaptığımız çalışmalarda Irak Anayasasına uygun olarak, bu jenosid ve katliam mağduru insanların aile ve yakınlarına yardım ederek, tekrardan köylerine, topraklarına ve haklarına kavuşmaları için uğraşıyoruz. Şehit ve Enfal Bakanlığı, inceleme ve çalışmalarını hangi metodlarla arşivliyor? Bakanlığın asıl çalışma metodu bilgi, belgelere ulaşarak raporlandırma ve arşivleme biçimindedir. Bu materyaller aracılığı ile şehadet, katliam ve jenosidler incelenerek kayıt altına alınıyor. Mağdur ve kayıp yakınlarından da ispat isteniyor. Kabul için belge ve ispat sunma zorunluluğu var. Yine konu ile alakalı müzelerimiz var. Halepçe müzesi, Barzan müzesi, Çemçemal müzesi gibi. IŞİD ile savaşta şehit Peşmergelerimiz için de böyle bir planımız var. Kıyafet, ayakkabı, askeri tecizatları vb. birçok malzemeleri, haklarında bilgi ve fotoğraflar sergilenecek. Böylece ziyaretçilere düşmanın Kürdistan halkına karşı işlemiş olduğu insanlık suçlarına ilişkin bilgi aktarımı olacak tarihi tarafsız okumaları, algılamaları için yardımcı olunacaktır. Böyle bir tanıtım görevi vardır. Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar ağır örnekler yoktur, kendi halkına karşı kimyasal silah kulanabilen başka bir rejim yoktur. Irak’ta devrik Baas-Saddam rejimi Kürtler'i köylerinden, yurtlarından çıkartarak bilmedikleri, tanımadıkları yerlerde zorunlu iskana tabi tuttu ya da çöllere götürerek canlı canlı toprağın altına gömdü. Bunlar yaşandı. Bunların kayıt altına alınması, telafi edilmeleri, yaraların sarılması da süreçler ve disipliner bir bir çalışmayı gerektiriyor. Biz de böyle çok yoğunluklu, çok kapsamlı bir çalışma tarzını esas alıyoruz. Ailelere maddi–manevi destek çalışmaları yürütülüyor Kürdistan Bölgesi’nde, geçmişten günümüze kaç şehit, savaş gazisi ve kayıp insanımız bulunmaktadır, kesin sonuçlara ulaşabildiniz mi? Şimdiye kadar ulaştığımız verilere göre, yaklaşık 210 bin sivil kayıbımızın olduğunu tahmin ediyoruz. Bunlardan yaklaşık 76 bin şehide ilişkin tam belgeler var elimizde. Yaklaşık 96-97 bin şehidin akrabaları bakanlıkta kayıtlı bulunmakta ve destek almaktadır. İmkanlar dahilinde yardım sunmaya çalışıyoruz. Yardımlar maaşla olduğu gibi, eğitim giderleri, sağlık tedavisi ve devlet arazilerinden pay verme biçiminde oluyor. İhtiyaç durumuna göre yardımlar değişebiliyor. Buna dikkat ediyoruz. Bizimd e bu konuda dengeli davranma gibi bir görevimiz var. En çok sağlık alanında problemler oluyor. Bunun için kurduğumuz özel bir hastanemiz var. Burada her türlü tedavi hizmetini vermek istesek de veremiyoruz. Örneğin, kimyasal yaralanmalarda özellikle uzman ekip sıkıntısı yaşıyoruz. Kimyasal yaralanmalarda, îlerlemiş vakalarda, mağdurların yurtdışına gönderilmeleri gerekiyor. Maaliyeti çok yüksek oluyor. Tüm bunlardan kaynaklı zorunluluk esasını dikkate almak durumunda kalıyoruz. Bu nedenle çoğu zaman kimyasal yaralanma mağdurları için pozitif ayrımcılık uyguluyoruz. Çünkü, onların tedavileri hem daha uzun döneme yayılıyor, hem de daha yüksek maaliyetli. Foto: Muhammed Dergelî Katliamların amacı Kürdistan'ın demografik yapısını değiştirmekti Çok acı, katliam var. Enfal Katliamına ilişkin olarak sormak istiyorum. Ne zaman başladı, ne kadar sürdü ? Katliamcıların asıl amacı neydi? Kürdistan'daki demografiyi değiştirmek istediler. Germiyan, Kerkük'ten başlayarak, Erbil, Süleymaniye'yi katarak, Behdinan'la bitirdiler. Enfal Katliamı, Türkiye, İran ve Suriye rejimlerinin de desteğiyle yürütüldü. Bu coğrafyada yaşayan Kürtlerin tamamen bitirilmesi, Kürtlük namına hiçbir şeyin bırakılmamasını amaçladılar. Buralarda göçe zorlanan Kürt halkının malına, mülküne, köylerine, topraklarına el konuldu. Başka ülkelerden Araplar'ı getirip buraya yerleştirmek istediler. Demografisi değiştirilerek, ismi de değiştirilecek ve Kürdistan değil artık Arabistan ya da Kürtler dışında bir halkın yaşadığı bir coğrafyaymış gibi plan ve amaçları vardı. Bu şekilde de bir daha Kürtlerin özgürlük hareketleri, isyanları bu coğrafyada yeşermeyecekti. Barzan Enfal'i 1983'te, Kuştepe, Bahrike ve Harir kamplarında yaşandı. Bu katliamda Barzani Aşireti'ne mensup 7'den 70'e 8000 erkek tutuklandı. Daha sonra Güney Irak'a götürüldüler. O günden beridir bu insanlarımıza ne olduğuna dair gerçek bilgi alamadık. 2003 Baas rejiminin devrilmesi sonrası gelişen süreçte, 2004'te Kürdistan İnsan Hakları Kurumuna bağlı bir heyetimizin gidip oralarda yaptığı inceleme ve araştırmalar sonucunda bazı cenazelere ulaştık. İki ayrı çalışma yapıldı. İlkinde 503 cenaze, ikincisinde 97 cenaze Kürdistan Bölgesine getirildi. Diğer cenazelere ilişkin ise şimdiye kadar herhangi somut bir bilgiye ulaşmış değiliz. Fakat götürülen 8000 kişinin canlı canlı toprağın altına gömüldükleri konusunda elimizde kesin bilgiler mevcuttur. Enfal'de kadın, çocuk yaşlı demeden toplu bir kıyım oldu, rakam verebilir misiniz? Kurbanların çoğunluğu aileydi. Kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşuyorlardı. Tümden sivil halkı hedef alan bir katliam. Peşmerge yok, çünkü daha önceden rejimle savaşmak üzere dağlık alanlara çekilmiştir. Kurtarılmış alanlarda bulunan Peşmerge ailelerinin çoğu komşu devletlere giderek mültecileşmişti. Katliama maruz kalanlar, siyasetten uzak, köylerinde kendi halinde yaşayan yoksul insanlardı. Topraklarına bağlılıklarından dolayı yerlerinden, yurtlarından çıkmak istemediler. Aile oldukları için de içlerinde kadın, çocuk, genç yaşlı her kesimden insan mevcuttu. Baas rejimi katliama başladığı dönemde önüne kattığı köy ve alanlarda eline geçirdiği herkesi ayrım yapmadan bu sürecin içerisine dahil etti. Çoğu Zoremile kampına götürüldü. Daha sonra da bir kısmı Güney Irak'a götürülüp toplu katledildiler. Nigre Salman Kalesi, Bosaye, Semava, Anbar, Selahaddin, Necef, Arar ve Irak ile Suudi Arabistan arasında bulunan çok geniş bir çöllük alana dağıtıldı. Dağlık, yaylalık coğrafyada yaşamaya alışmış bir halkı tamamen çöle götürdüler. İnsanlarımız alışık olmadıkları bir coğrafya ve iklimde ölüme terkedildi. Enfal-jenosidin uluslararası yargıda mahkum edilmesi için ne tür çalışmalar var? Birinci aşamada, Irak'ta kurulmuş olan Yüksek Suç Mahkemesine başvurumuz oldu. Buradan karar çıktı. Mahkeme Enfal'in jenosaid olduğunu karara bağladı. Bundan sonraki adımları Irak hükümetinin takip etmesi gerekiyor. Topraklarında yaşayan halklara karşı yaşanmış bu türden suçlar için Irak hükümetinin kendisi dünya kamuoyu önünde hesap sormalıdır. Bu hükümet artık Baas rejiminin devamı değildir. Nasılki Alman devleti, Nazi suçlarını dünyaya duyurdu ve teşhir ettiyse, şimdi Irak hükümeti de bunu yapabilmelidir. Dikkat ederseniz dünyada insanlık suçları ile ilgili en çok müzenin bulunduğu ülke Almanya'dır. Almanlar yeni ve temiz bir sayfa açmak için geçmişiyle yüzleşmekten korkmadı. Burası için de belirtmek gerekirse, Kürdistan Hükümeti ilk adımı attı. Irak, Birleşmiş Milletler üyesi ve devlet statüsüyle uluslararası ilişkileri mevcuttur. Bu görev ona düşüyor. Irak Hükümeti bu adımları atmalıdır, ülkesinde yaşayan halklara karşı görevidir. Yapmazsa, devrik Baas rejiminin devamı olmaktan kurtulamaz. Enfal mahkum edilmediği için IŞİD Ezidi katliamını yapabildi, Ninova Ovası bileşenlerinin yerlerinden yurtlarından edilmesine zemin sundu. Eğer halkına sahip çıkan bir hükümet olsaydı, Irak'ta başka katliamlar yaşanmazdı halkını, bileşenlerini koruma sorumluluğu, Kürdistan Bölgesi Hükümeti kadar, Irak Federal Hükümetinin de görevidir. Enfal kurbanı ailelere ilişkin çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Kürdistan Hükümeti bünyesindeki bakanlığımız ve önceki hükümetlerin yanlış yaklaşımlarından zarar görmüş vatandaşların haklarını koruyan Irak Anayasası maddesi kapsamında çalışmalar var. İlgili anayasa maddesi gereği eski hükümetlerce kurban edilmiş, zarar görmüş vatandaşların kayıplarına ilişkin destek verilmesi hükmü yer almaktadır. Bizimle koordineli çalışılmaları gerekiyordu. Şimdiye kadar olmadı. Irak hükümeti, Kuveyt işgalinde yaşananlardan dolayı Kuveyt'e tazminat ödedi. Kendi ülkesinde mağdur ettiği vatandaşına da tazminat ödemek zorundadır. Enfal'de kaybolan bazı kadın ve çocuklar Mısır, İran, Ürdün gibi ülkelerde ortaya çıktı. Kayıplara yönelik çalışmalarınız var mı? Halepçe Katliamı sonrası İran'a gitmiş kayıplara yönelik çalışmamız var. İranlılar'ın 'Tebenni' dedikleri sistemle o dönem yanlarına aldıkları çocuklar hakkında bize bilgi vereceklerini umut ediyoruz. Bu, onlar açısından kutsal bir şey olacak. Halepçe'de büyük insanlık dramı yaşandı. Halepçeli çocuklara sahip çıkmış ailelerin bunu ilan etmeleri, bildirmeleri aynı zamanda katliamın ayrıntılarını gün yüzüne çıkaracak, ne kadar büyük ve vahşi katliam olduğunu gözler önüne serecektir. Aynı zamanda bu ailelerin ne kadar değerli bir şey yaptıklarını dünyaya gösterecektir. Ayrıca elimizde çok bilgi var, ancak teyit edemediğimiz için her bilgiyi de paylaşamıyoruz. Bilgi kaynaklarımızı sınıflandırırsak birincisi; 2003'te rejimin devrilmesi sonrası halkın eline geçen belgeler, ikincisi; görgü tanıkları, katliamlar yaşamış, görmüş şahit olmuş kişilerin verdiği bilgiler. Üçüncüsü de; buralarda yaşayan yerel halkın bize ulaştırdığı bilgiler biçimindedir. Örneğin; 'Falan tarihte askeri cemseler getirildi, içerisinde toplu insanlar vardı ve Kürtçe konuşuyorlardı, hawar ediyorlardı. Sonrada falan yere götürüldüler ve kayboldular' gibi bize sunulan bilgiler sonucunda çalışmalarımızı yürüttük. Bölgede yaşayan halkın bize getirdiği bilgiler ışığında ağırlıklı olarak çalışmalarımızı yürütüyoruz. Şimdiye kadar Kürdistan Bölgesi'ne kaç kurban cenazesi getirildi? 2 bin 671 cenazeyi bularak, getirebildik. Bu cenazeler Barzan'da, Çemçemal'de, Debne'de, Dukan'da yapılan şehitliklerde gömüldüler. Getirilen diğer cenazelerin kimlik tespiti için gerekli çalışmaları yürütüyoruz. En son Irak'ın Semava kentinde bir mezar tesbiti var. Semava Valisinin Kürdistan ziyareti sırasında Başkan Barzani Semava valisine, '31 yıl sonra bile hala halkımız Enfal kurbanı ailelerini, akrabalarının cenazelerini arıyor' diyor. Validen yerel halk bünyesinde bir çalışma başlatılarak, bilgi sahibi kişilerden bu mezarların yerlerinin öğrenilmesi için yardım talep ediyor. Semava valisi yardımcı olacağını belirtiyor. Bu neticede bir mezar yeri daha tespit edildi. Ramazan ayından sonra bir ekip tespit için gidecek. Irak hükümetinin toplu mezarların korunması kanunu var. Bu çerçevede,belirlenen bir heyet, toplu mezar alanına giderek çalışmalarını başlatıyor. Heyette 6 kişi yer alıyor ve hakim, polis, adli tıp mensubu, idari, uluslararası örgüt temsilcisi, devlet yetkilisinden oluşuyor. Mezarın açılmasından sonuna kadar bütün çalışmaları denetliyor. Şengal Jenosidi'ne ilişkin çalışmalarınız ne düzeyde? Şengal için çalışmalarımız, bakanlığımız bünyesinde oluşturulan özel komisyonumuz tarafından yürütülüyor. Özel bir mahkeme bu çalışmaya öncülük ediyor. Bir süredir Irak hükümeti ile yaptığımız bir anlaşma çerçevesinde, Birleşmiş Milletler temsilcilerinin de hazır bulunması ile Şengal'deki toplu mezarları açma çalışmalarına başladık. Şengal Katliamı'na ilişkin kısa bir süre sonra yasa çıkartılacağını umut ediyorum. Böylece, Şengal katliamı kurbanı ailelerin de, gerekli yardım ve desteklerden faydalanması için gerekli çalışmaları hızla yürüteceğiz. Bugüne kadar 11 toplu mezar açıldı. Ve 72 toplu mezar tespit edilerek, koruma altına alındı. IŞİD savaşında yaşanan çatışmalarda kaç şehit var? IŞİD savaşında ülke topraklarını koruyarak, cephede şehit düşen Peşmerge sayımız, Peşmerge bakanlığımızın verdiği bilgilere göre bin 750 dolaylarındadır. Bakanlar Kurulu kararıyla, şehit Peşmergelerin maaşları Peşmerge Bakanlığı bünyesinde kesintiye uğramadan ailelerine ödeniyor. Şehit ve Enfal Bakanlığının bahsettiğimiz hak ve imtiyazların hepsinden IŞİD çatışmalarında şehit düşmüş Peşmergelerin aileleri de yararlanmaktadır.
Comments