top of page

Gardiyan Halil İbrahim Sert, Dilan'ı katletti, kaza süsü verdi Ruken Hatun Turhallı 2020/09/01


Gardiyan Halil İbrahim Sert, Dilan'ı katletti, kaza süsü verdi Ruken Hatun Turhallı 2020/09/01

Ruken Hatun Turhallı BasNews- Henüz Batman’da İpek Er isimli genç Kürt kızına yönelik gerçekleşen cinsel şiddet ve ölümüne sebebiyet veren fail Musa Orhan’ın serbest bırakılması olayı gündemdeki tazeliğini koruyorken, bu kez Van’dan gelen Dilan Toptaş cinayeti ile kamuoyu bir kez daha  sarsıldı. Van T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda görevli infaz memuru (Gardiyan), Halil İbrahim Sert tarafından 27 Ağustos’ta ilişki dayatmasına olumlu cevap alamadığı için genç Kürt kadını Dilan Toptaş katledildi. Araç içerisinde işlenen cinayete kaza süsü vermeye çalışan gardiyan olay mahalinde duruma tanık olanlar tarfından linç edilmek istendi. “Dilan çok canlı, hayat dolu ve yaşamayı seven genç bir kadındı ” Cezaevi infaz memuru tarafından katledilen genç Kürt kadını Dilan Toptaş hakkında Basnews olarak bilgilerine başvurduğumuz Dilan’ın kuzeni Avukat Halise Dakali şunları belirtti: ’’Dilan Siverek’te doğup büyüdü. Hayatını kaybettiğinde 27 yaşındaydı. Liseye kadar öğrenimini Siverek’te tamamladı. Üniversiteyi İstanbul’da okudu ve ilk görev yeri olarak Ardahan’a atandı. Yaklaşık 3 buçuk yıldır Ardahan’da sağlık çalışanı olarak görev yapıyordu. Çok canlı, hayat dolu ve yaşamayı seven genç bir kadındı.’’ “Cinayet olayına gizlilik kararı getirildi” Dilan Toptaş’ı katlettiği belirlenen infaz koruma memuru ile ilişkisinin boyutuna yönelik olarak Avukat Dakali şunları söyledi: ‘‘Arkadaşları ve yakın çevresinden aldığım bilgilere göre, Dilan’ın bu adamla ilişkisi karşılıklı olarak gelişebilecek bir duygusal ilişki mahiyetinde değil. Daha çok cinayeti işleyen fail Dilan’a karşı duygularını dile getiriyor ve bunda da rahatsız edici düzeyde ısrarcı oluyor.’’ Sonuna kadar olayın takipçisi olacaklarını, fakat şu an olayın yargı aşamasında ve gizlilik kararı bulunması nedeniyle bütün yönleriyle kamuoyuna yansıtılamadığının altını çizen Avukat Halise Dakali, gizlilik kararının kalkmasıyla birlikte olayı bütün ayrıntıları ile kamuoyu ile paylaşacaklarını ve sonuna kadar mücadele edeceklerini dile getirdi. “Gardiyan Halil İbrahim Sert Dilan’a sosyal medya üzerinden ulaşıyor” Van’da Cezaevi İnfaz Koruma Memuru Halil İbrahim Sert tarafından katledildiği belirlenen Kürt kadını Dilan Toptaş cinayetine ilişkin  davanın gizlilik kararı nedeniyle isminin gizli tutulmasını isteyen kaynak olayı şu şekilde özetliyor: ‘‘Halil İbrahim Sert Adanalı ve Van T Tipi Cezaevi’nde gardiyanlık görevinde bulunan bir personel. İlk etapta Dilan’ın resimlerini kişisel sosyal medya ağı üzerinden görüyor. Ona sosyal medya üzerinden ulaşmaya çalışıyor. Dilan tepki gösteriyor ve kabul etmiyor. Daha sonraları Halil İbrahim Sert’in ısrarlı yaklaşımı sonucu Dilan sadece tanışmayı kabullenmek zorunda kalıyor. “Dilan Aralarında bir ilişkinin olamayacağını ısrarla belirtiyor” Tanışma faslından bir süre sonra Dilan, bu infaz koruma memuru Halil İbrahim Sert’e aralarında bir ilişkinin olamayacağını söylüyor ve ilişkiyi başlamadan bitiriyor. Fakat 27 Ağustos’da Dilan bir grup arkadaşıyla Van’a geziye geliyor. Van’a gerçekleşen geziye ilişkin, Dilan’la birlikte olan arkadaşlarına ısrarla Dilan’ın Van’a bu adamla görüşmek için gelip gelmediğini sordum. Arkadaşları kesinlikle öyle bir durumun olmadığını ve Van’a gelme fikrinin ortak kararları olduğunu belirttiler. Dilan’ın Van’a geldiğini öğrenen Halil İbrahim Sert sürekli olarak telefon açma ve mesaj atma yoluyla Dilan’ı rahatsız ediyor. Dilan orada adamın attığı mesajları arkadaşlarına da gösteriyor. Adam Dilan’a ‘Tamam madem artık görüşmek istemiyorsun hiç olmazsa son bir defa görüşelim’ diye bir mesaj atıyor. Dilan’da adamdan tamamen kurtulmak için kabul ediyor ve görüşüyor. İbrahim Halil Sert Van Edremit yolundaki yere geliyor ve orada Dilan’ı arabasına alıyor. Dilan’la birlikte olan kız arkadaşları çarşıya gidiyorlar. Aradan belli bir süre geçtikten sonra Dilan’ın arkadaşları telefonla Dilan’ı arıyorlar. Fakat ilk etapta ulaşamıyorlar. Daha sonra bir polis telefonlarına cevap veriyor ve Dilan’ın içinde olduğu aracın kaza yaptığını söylüyor.’’ “Dilan’ı katleden Gardiyan Halil İbrahim Sert olaya kaza süsü vermeye çalışıyor” Arabada neler yaşandı? Dilan cinayete mi kurban gitti? Bu soruların cevabına dosyanın gizliliği nedeniyle şu an cevap alamadıklarını belirten kaynak olayın gelişimine ilişkin eldeki ilk bilgilerin şu şekilde olduğunu belirtti: ‘‘Arabada neler yaşandı şu an bilemiyoruz. Fakat olaya tanık olan kişiler, bir el silah sesi duyduklarını daha sonra aracın kaza yaptığını, kaza yerine gittiklerinde Dilan’ın alnına mermi isabet ettiğini gördüklerini ve cinayeti işleyen kişinin panikle silahı Dilan’ın eline sokuşturmaya çalışarak intihar süsü vermek istediğini belirttiler. Zaten olayın gerçekleştiği ilk anda da kaza süsü verilmek istendi. “Kendisini bekar gösteren Halil İbrahim Sert gerçekte evli” Burada önemli bir ayrıntı; Halil İbrahim Sert isimli gardiyan evli ve eşi de askeri personel. Oysa uzun bir süre sosyal medya üzerinde Dilan’la olan görüşmelerinde kendisini bekar olarak göstermeye çalışıyor. Fail, cinayetin ilk dakikalarından itibaren olayı örtbas etmek ve farklı mecralara sürmek için her yolu denedi ve denemeye devam ediyor. Fakat buna müsaade edilmeyeceği ve olayın bütün ayrıntıları ile deşifre edileceği kanaatimiz yüksek. Aksi halde yargının da olayın üstünü örtbas etmeye çalışması halinde bizim de yaklaşımımız hem daha farklı hem de daha sert olacaktır.’’ Kuzey Kürdistan’da yaşanan kadın cinayetleri politik mi yoksa spontane mi? Resmi devlet görevlilerinin failleri olduğu ve peş peşe gelişen genç Kürt kadınlarına yönelik bu cinayetler spontane bir şekilde mi yoksa belli bir yaklaşımın sonucu olarak mı gelişiyor? Hem Batman’da hem de Van’da gelişen her iki cinayette de benzer durumlar yaşandı. Aynı şekilde Dersim’de yaşanan ve halen akibeti hakkında bir veriye ulaşılamayan Gülistan Doku olayıda bunlarla benzerlik arzediyor. Van’da yaşanan Dilan Toptaş cinayetine ilişkin aileyi ziyaret eden ve olayı yakından takip eden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü gelişen olayların spontane olmadığını ve belli bir siyasi yaklaşımın ürünü olduğunu belirterek şunları dile getirdi: ‘‘Olayı dün sabah öğrendim. Öğrenir öğrenmez bütün işlerimi erteleyerek ailenin bulunduğu Siverek ilçesine gittim. Aileyi tanımıyordum. Olay hakkında da herhangi bir bilgiye sahip değildim. Sadece Van’da bir Kürt kadınının katledildiğini öğrenmiştim ve aileye taziye ziyareti gerçekleştirdim. Gerçekleşen cinayetle ilgili burada kısmen bilgi sahibi oldum. Fakat edindiğimiz bilgiler şu an için sınırlı ve basına yansıyan düzeyde. Aile çok acılı ve perişan bir durumda. Büyük bir şok yaşıyorlar. Ailenin durumunu tarif etmek çok zor. “Devlet koruması altındaki bu kesimler Kürt kadınlarına kasıtlı bir plan dahilinde yaklaşıyor” Burada önemli olan şu; Kürt kadınlarına karşı devletin resmi kurumlarında görev yapan ve bölgeye dışarıdan gelen bu failler ne yapmak istiyorlar. Bana göre adeta bir devlet politikası şeklinde gelişen bir durum söz konusu. Yani devlet bölgede özellikle Kürt kadınlarına el atan bir özel savaş yöntemi uygulamakta. İşte Batman’da kısa bir süre önce yaşanan İpek Er cinayeti. Buradaki fail Musa Orhan’ın devlet korumasında üniformalı bir görevli oluşu. Hakeza Van’da yaşanan cinayette failin Van T tipi cezaevinde resmi gardiyan görevinde olması. Bunların tesadüf olmadığı kanaatindeyim. Devlet korumalı bu kesimler Kürt kadınlarını kendilerine duygusal şekilde bağlama yöntemleriyle, Kürt toplumsal değer yargılarını yozlaştırmayı hedefliyorlar. Bu olay silsilesi esas olarak Gülistan Doku olayı ile start aldı. Kaybedilmesi veya başka bir akıbete uğratılmış olma ihtimalinin altında yatan sır perdesinde benzer siyasi yaklaşımın olduğu kanaatindeyiz. Yani şunu rahatlıkla belirtebiliriz; Devlet bölgeye üniforma giydirerek ve yetkiyle donatarak gönderdiği bu kişilere adeta özel görevler yüklüyor. Bu nedenle Kürt kadınlarımız bu konuda duyarlı yaklaşmalı ve bu türden tuzaklara düşmemeleri gerekiyor.’’ “Kadın örgütlerinin bu tarz olaylara karşı daha fazla örgütlenmesi gerekiyor” HDP Kadın Meclisi ve Tevgera Jine Azad olarak, Kuzey Kürdistan’da kadına karşı yaşanan istismar ve cinayet olaylarını yakından takip ettiklerini ve mümkünse olayların kötü sonlarla sonuçlanmadan önce müdahale etmeyi esas aldıklarını dile getiren HDP Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü, kadın cinayetlerinin durdurulması için neler yapılması gerektiğine dair soruya şu şekilde yanıt verdi: ‘‘Öncelikle bütün kadın kurum ve kuruluşları ile feminist kadın örgütlerinin daha fazla örgütlenmesi gerekiyor. Aynı zamanda bu örgütler her alanda kadına daha fazla sahip çıkmalı. Örneğin son dönemlerde Türkiye’yi yöneten iktidar ‘İstanbul Sözleşmesi’ni iptal etmeye çalışıyor. Oysa İstanbul Sözleşmesi tam olarak uygulanmış olsaydı bu türden kadın cinayetleri olmayacaktı. Bu nedenle bize göre İstanbul Sözleşmesinin iptali değil aksine tam uygulanması gerektiğine inanıyoruz. Kadınlarımızı ancak bu şekilde koruyabiliriz.’’

 
 
 

Comments


Yazı: Blog2_Post

Abonelik Formu

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

©2020, Gazetecilik tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page