'AK Parti'nin önceliği 'Başkanlık Sistemi'ni oturtmak, yeni çözüm süreci görünmüyor!' Ruken Hatun

'AK Parti'nin önceliği 'Başkanlık Sistemi'ni oturtmak, yeni çözüm süreci görünmüyor!' Ruken Hatun Turhallı 2019/02/13 - 14:03 Söyleşi

FacebookTwitterViberWhatsAppPrintMore

BasNews - Ahmet Tarık Çelenk: “AK Parti'nin şimdi Kürt sorunundan önce yeni bir sistem sorunu ve Türkiye'yi    başkanlığa dönüştürme sorunu var ve bu sorun AK Parti'nin en öncelikli sorunudur. Partinin kendi öncelikleri bitmeden, Kürt sorunu ve çözüm süreci ile ilgili konuya sıra gelmez diye düşünüyorum...Türkiye, Ortadoğu’da ulus- devletlerin üniter yapılarını savunuyor. Bu nedenle bölgesel yerel aktörlerle değil, küresel ve bölgesel güçlerle masaya oturmayı tercih ediyor.Aynı zamanda terör örgütü olarak tanımladığı yapıların dışında kalan sivil Kürt halkının sempatisini kazanma gerekliliğinin farkındadır.Uzun vadede bu ilişkinin canlanması için bir şeyler yapacaktır.”   Çözüm Süreci döneminde ekopolitik çalışmaları referans alınan aynı zamanda Akil İnsanlar Heyeti-  Akdeniz Bölgesi Sekreterliği’ni yürütmüş stratejist Ahmet Tarık Çelenk ile  Türkiye'de Kürt sorunun mevcut durumunu konuştuk. Şiddetin oldukça yüksek frekansta konuşturulduğu Ortadoğu’da, Türkiye'de Kürt sorununun şimdiki durumu nedir, yeni bir çözüm süreci mümkün müdür? Yine 26 Eylül 2017 Kürdistan Referandum sürecinde bozulan Türkiye ve Kürdistan Bölgesi ilişkilerini ele aldık... 'Çözüm süreci şimdiki aktörlerle değil, sisteme dahil  edilmiş taraflarla olabilir' - Kaotik ve savaşın barışa baskın geldiği şimdiki Ortadoğu'da Türkiye Kürtleri nasıl okuyor ? Türkiye salt Kürtleri değil, Ortadoğu'daki Araplar'ı da teröre bulaşmış ya da bulaşmamış olarak okuyor. Ortadoğu'da veya kendi sınırları içerisindeki Kürt milliyetçiliği ya da Kürt milliyetçiliğini anımsatan talepleri de kendi birliğine tehdit olarak görüyor, kendi bekasına tehdit olarak algılıyor. Türkiye, Ortadoğu’da ulus- devletlerin üniter yapılarını savunuyor. Bu nedenle bölgesel, yerel aktörlerle değil, küresel ve bölgesel güçlerle masaya oturmayı tercih ediyor. Aynı zamanda terör örgütü olarak tanımladığı yapıların dışında kalan sivil Kürt halkının sempatisini kazanma gerekliliğinin farkındadır.Uzun vadede bu ilişkinin canlanması için bir şeyler yapacaktır   -Ruşen Çakır'ın Medyascope programında katıldığınız bir söyleşide, "Çözüm süreci, Abdullah Öcalan Projesiydi. Türkiye'nin çözüm süreci projesi olmadığı için  çöktü" belirlemesinde bulundunuz. Sizce bundan sonra AK Parti'nin Kürtlerle bir çözüm süreci projesi olacak mı ? AK Parti'nin şimdi Kürt sorunundan önce yeni bir sistem sorunu ve Türkiye'yi    başkanlığa dönüştürme sorunu var. Bu sorun, AK Parti'nin en öncelikli sorunudur. AK Parti'nin kendi öncelikleri bitmeden, Kürt sorunu ve çözüm süreci ile ilgili konuya sıra gelmez diye düşünüyorum. Çözüm süreci de şimdiki aktörlerle değil daha demokratik daha üniter yapı içerisinde sistem içindeki aktörlerle olabilir diye düşünüyorum. Çözüm sürecinde tek muhatap KCK yapısıydı. Onlar da aşamalı özerklik devri talep ediyorlardı. Bu Türkiye devlet geleneği açısından kabul edilemez birşeydi. Uzun vadede grupsal değil de,  bireysel demokratik haklar üzerinden çözüm gündeme gelebilir. -15  Temmuz darbesi sonrası, AK Parti bütün Kürtleri PKK ile özdeşleştirerek,Kürtler üzerinde ki baskıyı çoğalttı" biçiminde yorumlar var. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz ? Bu iddiaların tamamen doğru olduğunu düşünmek çok zor. Böyle bir algı tabiki mevcut. Bu daha çok Türkiye'nin iç siyasi denkleminden ve iktidar çekişmelerinden kaynaklı bir algıdır. Kürtler üzerindeki baskı tanımı haksız olabilir. Belki KCK Hareketi ve izdüşümleri üzerindeki baskı diyebiliriz.      'Türkiye ve Kürdistan Bölgesi ilişkileri karşılıklı zorunluluk arzediyor' - Kürdistan Bölgesinde gerçekleştirilen referandum sürecinde ilişkiler odukça gerildi.Yine Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın,Kürt Lider Sayın Mesud Barzani'ye yönelik Kürt kamuoyunu yaralayan ifadeleri oldu. Sizce o süreç tümden geride bırakıldı mı, iki tarafın mevcut  ilişkilerini  nasıl yorumluyorsunuz ? Dolaylı sert eleştiriler oldu. Referanduma karşı bu tavrı sadece Türkiye almadı, ABD ve İran da aldı. Türkiye uluslararası güçlerle birlikte mevcut Irak’ın konumunun korunmasından yana tavır koydu. Erbil yönetimi de zaten politika değiştirdi.   - Türkiye ile Irak ilişkilerinde yeni ve olumlu gelişmeler yaşanıyor, bunun Kürdistan Bölgesine yansımaları sizce nasıl olur ? Türkiye'nin güneyinde güvenebileceği ekonomik ve siyasal açıdan en istikrarlı partner, tabiki Kürdistan Bölgesi’dir. Bu nedenle de ilişkilerin düzelmesi kaçınılmazdır. İlişkiler Bağdat’ı karşısına almadan eski rayına oturacak ve Erbil’deki yeni aktörler üzerinden düzelecektir - Türkiye ile Kürdistan Bölgesi ilişkileri yeniden eski haline döner mi?   Jeopolitik eski halini bilmem, ama en azından ticari ve toplumsal, biçimleri ile  de gelişerek sürer. Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin güvenebileceği Avrupa’ya açılabileceği tek çıkış Türkiye'dir. Türk ekonomisi de bu bölgeden destek almakta. -Türkiyenin YNK (Kürdistan Yurtseverler Birliği), yani Süleymaniye ile bozulmuş olan ilişkilerinde bir düzelme yaşandı. Türkiye PKK’ye karşı Duhok benzeri askeri üs kurma çalışmasını buralarda da yapar mı? Bu konuda ne düşünüyorsunuz ? Irak Cumhurbaşkanı Behrem Salih, Süleymaniyeli bir Kürt ve aynı zamanda Türkiye dostudur. Zaten Süleymaniye'deki uçuş yasağının kalkmış olmasından  olumlu yansıyacağını görebiliyoruz, öyle düşünüyorum. Süleymaniye'ye uçuşa yasak ambargosunun uygulanması da, PKK'ya karşı Erbil'in aldığı tavrı almamasından kaynaklıydı. Türkiye bu tavrı bekleyecektir. - İçinde bulunduğumuz coğrafya da enerji geçiş yolları yeniden dizayn ediliyor. Irak ve Kürdistan Bölgesi enerjisinin Türkiye topraklarından, Batı'ya aktarma projesinin gelişim seyri sizce nasıl olur ?  Böyle bir şeye Türkiye'deki radikal ulusalcılar da dahil, pek kimsenin  karşı çıkması mümkün değildir. Türkiye hiçbir zaman tek alternatife bağlanmak istemez. Tarık Çelenk Kimdir ? Tarık Çelenk ,Türkiyenin önemli stratejistlerinden ve Ekopolitik Düşünce Kuruluşu kurucu üyesidir.. Aynı zamanda,Ekopolitik Düşünce Kuruluşu ile bu coğrafyada yaşayan tüm kesimleri bir araya getirerek verimli diyaloglar geliştirmeyi esas alan bir sivil toplum kuruluşunun öncülüğünü yapmaktadır. Kürt ve Türk milliyetçiliği,Politik İslam ve Politik Psikoloji alanlarında araştırmalarıyla da öne çıkmaktadır