‘ABD ve Rusya'nın Türkiye ile anlaşmaları sadece Türkiye ile IŞİD’e fayda sağlıyor'
- Ruken Hatun Turhallı
- 8 Eki 2020
- 5 dakikada okunur

‘ABD ve Rusya'nın Türkiye ile anlaşmaları sadece Türkiye ile IŞİD’e fayda sağlıyor' Ruken Hatun
‘ABD ve Rusya'nın Türkiye ile anlaşmaları sadece Türkiye ile IŞİD’e fayda sağlıyor' Ruken Hatun Turhallı 2019/10/28 - 11:08 Söyleşi FacebookTwitterViberWhatsAppPrintMore Ruken Hatun Turhallı BasNews – Türkiye’nin Rojava Kürdistanı'na yönelik başlattığı harekat ve ardından Türkiye ABD – Türkiye, Rusya arasında yapılan mutabakatlarda Kürtlersiz yapılan anlaşmalardan, bütün Kürt partileri ve çevrelerinde rahatsızlık yarattı. ABD’nin istemiyle Türkiye’de yapılan ateşkes toplantısı ve ardından ABD-Türkiye arasında 13 maddelik bir mutabakat sağlandı. Sonrasında benzer bir mutabakat Rusya-Türkiye arasında 10 maddelik bir anşama yapıldı. Rojava Kürdistanı somutunda yaşananlar dört parça Kürdistan’da tartışılmaya devam ediyor. Neredeyse yarım yüzyıl Kürdistan bölgesinde aktif mücadele ve siyasetin içerisinde yer alan Mahmud Osman ve Mehmed Emin Pencvini ile Basnews olarak gündemdeki konuları konuştuk. "Bu anlaşma Kürt karşıtlığı temelinde gelişti" ABD ile Türkiye'nin Rojava Kürdistanı'na yönelik anlaşmayı nasıl okunması gerektiğine yönelik Mahmud Osman şunları belirtti: "Görünen şu; Kürt karşıtlığı temelinde gelişen bir planın parçası bu anlaşma. Geliştirilen bu plandan yarar sağlayanlarda sadece Türkiye ve IŞİD olarak ortaya çıkıyor. Herkes şunu itiraf ediyor 'IŞİD tehditini onlar ortadan kaldırdı. Kaos içerisinde bulunan Suriye genelinde, istikrar ve huzur yaratılmasında en büyük emek Kürtlerin. Şimdi Türkiye'nin varolan bu istikrar ve huzur coğrafyasına saldırması sadece yeniden IŞİD'e hizmet olacaktır'. Deneyimli Kürt siyasetçi Mahmud Osman Rusya ve Türkiye mutabakatına ilişkin ise şu ifadeleri kullandı: “Yine aynı şekilde Rusya'da Türkiye ile yaptığı anlaşmayla işgali onayladı ve ne yazık ki bu durumu kabul etti. Yani Türkiye'nin bu saldırısıyla tekrardan IŞİD tehditini doğurmasına onay verdi. Aynı şekilde uzun bir dönemdir IŞİD'e karşı savaşan, mücadele eden uluslararası devletler de bu realite karşısında sessizliği esas alıyor.” Mahmud osman anlaşmada Trump’ın sorumlu olduğunu belirterek şu noktaya dikkat çekti: “Elbette bu gelişmeler bölgede çok büyük tehlikelerin zeminine yol açıyor. Ve bundan birinci dereceden sorumlu olan Trump. Çünkü Trump, Erdoğan'la anlaşarak askeri güçlerini çekti ve Türkiye'nin Rojava Kürdistanı'na saldırmasına zemin sundu." "Anlaşma Kürtleri Katletmeye yönelik" ABD Türkiye ve Rusya Türkiye anlaşmalarına ilişkin görüşlerine başvurduğumuz Kürdistan Bölgesi’nin deneyimli siyasetçisi Mehmet Emin Pencvini, anlaşmanın Kürtleri katletmeye yönelik bir içeriğe sahip olduğunun altını çizerek şunları ifade etti: " Özelde Rojava Kürtleri, genelde bütün Kürtler için yapılan bu anlaşma çok iyi bir anlaşmaydı diyemeyiz. Çünkü bu anlaşmayla Türkiye'ye işgal, savaş yolu açıldı ve yüzlerce Rojavalı Kürt'ün katledilmesine onay verildi. Aynı şekilde bu anlaşmayla, binlerce Rojava'lı Kürt'ün yerlerinden, yurtlarından olması, mültecileşmesi onaylanmış oldu. Fakat Rusya'nın desteğiyle, ABD'nin Türkiye ile yarattığı durumu bir nebze durdurma imkanı ortaya çıktı. Özellikle Türkiye'nin hedeflediği, 30 Km. Derinlikte 'güvenli Bölge' planı, yine burada Türkiye'de bulunan 3 milyon Arap mültecinin – ki bunların büyük çoğunluğunu İslami Kardeşler (İhvan – ı İslam), radikal dinci örgütler oluşturuyordu- Kürt bölgelerine yerleştirilmesi planı Türkiye'nin istediği tarzda olmadı. Tahminimce Rusya Türkiye'nin bu hedefini engelledi. Elbette Kürtler bu anlaşmadan dolayı büyük zarar ettiler. Ama bir deyim vardır; ' Zararın neresinden dönerseniz kâr dır'. Yani Kürtler'in zararın bir kısmından dönmüş olması da Kürtler açısından kazanç olarak görülebilir. Ama burada en önemli kazanım, Kürt meselesi ve özellikle de Rojava Kürtler'inin durumu bütün Dünya'da siyasal bir tartışma düzeyine ulaştı. Takip ediyorsunuzdur, Dünya'nın en büyük en saygın medya kuruluşları, ABD Kongresi, Avrupa Birliği, Rusya vb. her zamankinden daha fazla Kürt sorununu gündemlerine aldılar ve Kürtlere destek verme konusunda hiç bir zaman olmadığından daha fazla eğilim gösterdiler. Yani şunu da çok rahatlıkla söyleyebiliriz, Kürtler uluslararası zemin ve siyasi arenada büyük kazanımlar elde ettiler. Ama bunun yanında Kürtler coğrafya olarak ellerinde bulundurdukları bir kısım toprağı ellerinden kaybetti ve bu toprakların Türkiye, Rusya ve ABD tarafından tahakküm edilmesine mecbur kaldılar." "Rusya – Türkiye mutabakatı bölge açısından kötü bir mutabakat" Rusya ile Türkiye arasında gerçekleşen 10 maddelik mutabakatı bölge açısından zarar verici gören Mahmut Osman, bu mutabakata ilişkin görüşlerini şu şekilde dile getirdi: "Elbette ki bölgeye çok büyük zarar verecek bir nitelikte olduğu için çok kötü bir mutabakat. Çünkü Türkiye'nin elde etmek istediği, 30 Km. Derinlik içeren 'Güvenlikli bölge' talebini Rusya bu mutabakatla kabul etmiş oldu. Bu mutabakat sadece Türkiye'nin çıkarları temelinde hazırlanmış ve onaylanmış bir mutabakat. Yani kısaca şunu söyleyebiliriz; Türkiye'nin elde etmek istedikleri, Rusya eliyle onaylandı ve Türkiye'ye sunuldu." "Rusya – Türkiye Mutabakatı bir yönüyle iyiydi" Rusya ile Türkiye arasında gerçekleşen mutabakatın savaşı durdurmaya yönelik olduğu için olumlu olduğunu belirten Mehmed Emin Pencvini, bu mutabakatın daha fazla katliam ve göçertmenin önünü aldığını, bu yönüyle yararlı olduğunu belirterek şunları dile getirdi: " Rusya ile Türkiye arasında gerçekleşen mutabakat, savaşı durdurmaya yönelikti. Bu bir yönüyle iyiydi. Özellikle Rojava Kürdistanı'nda yaşayan halkımızın yerlerinden, yurtlarından olmaması, mülteci konuma düşmemesi için, bu mutabakat Kürtler'e fayda sağladı diyebiliriz. Her ne kadar bu süreçte 300 bin Rojava'lı Kürt'ün Güney Kürdistan'a geçtiği ve mülteci kamplarına yerleştiği söylendiysede, bu mutabakat belki de gelişebilecek daha büyük bir göç dalgasının önünü kesti diyebiliriz. Bu anlamıyla ABD ile Türkiye anlaşması ve Rusya ile Türkiye mutabakatı kıyaslandığında, Rusya'nın mutabakatının kısmen Kürtler açısından daha faydalı olduğunu söyleyebiliriz." "Süper güçlerin Kürtlere yönelik bir projeleri olmadığı görülüyor" ABD ve Rusya'nın Türkiye ile geliştirdikleri mutabakatların Rojava, Kürdistan Bölgesi ve bir bütün Kürtler açısından etkileri konusunda görüşlerine başvurduğumuz Mahmud Osman, Türkiye'nin çıkarlarının esa alındığını ve süper güçlerin Kürtlere yönelik bir programlarının olmadığını eleştirerek şunları ifade etti: " Her iki süper güçte Türkiye ile imzaladıkları anlaşma – mutabakatta, kuşkusuz kendi çıkarlarını esas aldılar. Elbette sadece kendi çıkarlarını esas alarak geliştirdikleri bu anlaşma – mutabakat Hem Rojava, hem Güney ve hemde bir bütün Kürdistan için kötü bir durumu ortaya çıkardı. Çünkü buradan da anlaşılıyor ki, Kürt sorununun çözülmesi ve Kürtler için Dünya halkları içerisinde bir konum benimsenmesi için asıl onay ve karar merciileri olan iki süper devletin Kürtler için her hangi bir projesi bulunmamakta. Her ne kadar Avrupa Birliği üyesi devletler, yibe farklı devletler, ortaya çıkan bu duruma itiraz edip, karşı durduysalarda bu iki süper gücün kararlarına etki edemediler." "Kürtler siyasi olarak Dünya'da tanındı ve Kabul gördü" Yaşanan durumların Kürtlerin siyasi arenada tanınması açısından zemin hazırladığını belirten Mehmed Emin Pencvini, süper güçlerin Türkiye ile yaptığı mutabakatların Kürtler üzerine etkisini şu şekilde yorumladı: " Türkiye'nin Rojava Kürdistanı'na saldırması, sonrasında ABD ve Rusya'nın devreye girmesi, Türkiye ile anlaşma – mutakabakat yapması, bir bütünen ele alındığında her ne kadar ciddi bazı kayıplara yol açtıysada, diğer bir yönüyle de Kürtler için siyasi olarak bütün Dünya'da tanınması ve kabul görmesinin yolunu açtı. Güney Kürdistan açısından, savaşın bir an önce durdurulmuş olması, buradaki Kürt halkının daha fazla katledilmemiş olması, yine daha fazla insanın yerlerinden – yurtlarından mülteci konumuna düşmemiş olmaması önemli ve rahatlatıcı bir durum." "Zarar ve tehlikeyi en aza indirmek için birbirimize destek vermeliyiz" Yaşanan gelişmeler karşısında Kürtler ne yapmalı, nasıl bir tavır almalı? Sorumuza Mahmud Osman, dört parça Kürdistan'da ki Kürtler birbirine sahip çıkmalı ve destek olması gerektiğini belirterek, Özellikle ortaya çıkan zarar ve tehlikeyi nasıl daha aza indirebiliriz tartışması yapılması gerektiğini ifade eden Mahmud Osman düşüncelerini şu şekilde dile getiriyor: "En önemlisi Kürtlerin birlik içerisinde hareket edebilmeleridir. Dört parça Kürdistan'da ki Kürtler birbirlerine destek sunmalı ve birbirlerine sahip çıkmalıdırlar. Özellikle ortaya çıkan zarar ve tehlikeyi, nasıl daha aza indirebilirizin tartışmasını yapmalıdırlar Kürtler, şimdilik. Rojava'da ki Kürt temsilcileri mevcut realiteye göre, Rusya ve Şam yönetimiyle görüşmeler geliştirerek, Suriye geneli içerisinde Kürt hakları konusunda bazı adımların atılması ve bunların güvence altına alınmasını sağlamaları gerekir." "Kürtler daha fazla diplomasi geliştirmeli" Kürtlerin daha fazla diplomasi geliştirmesi gerektiğini belirten Mehmed Emin Pencvini, ortaya çıkan bu durumlar karşısında Kürtler'in daha fazla dış destek yaratmasının önemine vurgu yaparak şunları dile getirdi: "Kürtler daha fazla diplomasi geliştirmelidirler. Dün gördük işte, Rojava temsilcisi, ABD Kongresi'nde güvenlik ve savunma üyelerine bilgi verdi. Zaten ABD Kongresinde'ki senetörlerin ve Kongre üyelerinin büyük çoğunluğu Kürtler'e desteklerini açık şekilde dillendiriyor. Rojava Kürdistanı'nda ki Kürt yöneticiler şu an barış siyaseti ve diplomasisiyle varolan şiddet ortamını diyalog yoluyla ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Şimdi bütün bunların yanında, Avrupa Birliği'nin de gündeminde alternatif bir 'Güvenli Bölge' projesi var. Kürtler şu an bu projeye destek veriyor ve AB'nin 'Güvenli Bölge projesi' nin uygulanması, uluslararası ortak bir gücün de sınır bölgelerinin korumasında yer alması. Yani ne Türkiye'nin, ne ABD'nin, ne Rusya'nın askeri güçleri, uluslararası bir gücün sınır bölgelerinde bulunması projesi. Kürtler şimdi ağırlıkta bu projenin hayata geçirilmesi için çalışıyor. Bunun yanısıra kendi siyasi ve askeri çalışmalarını da aksatmadan yürütüyorlar. Ve en önemlisi de gün, bütün Kürtler'in birlik içerisinde hareket etme günüdür. Bu şekilde Kürdistan'ın hangi parşasında olursa olsun, Kürtlere yönelik gelişecek saldırı ve şiddete karşı durabilme iradesini gösterebilirler."
Comments